7 Aralık 2010

İnsan bir şeyi hayal eder; bulutların üstünde yürür, sokağın ortasında dans eder, denizin üstünde uçar. İnsan rüya görür; okul koridorlarında koşar, korkunç yaratıklarla uğraşır, hiç görmediği kişilerle tanışır. Zaman geçer, insan hayallerini onları ürettiği andan daha net görür. Örneğin denize bakarak uçtuğunu hayal eder, 5 gün geçip de bu hayalini tekrar düşündüğünde daha inandırıcıdır çünkü karşısında hayal ederken var olan deniz yoktur. Somutluğun üstüne soyutluk eklemez, geçmişte kurduğu düşleri düşünerek soyutu somutlaştırır. Kim diyebilir ki rüyada gördüğü insanın gerçekten var olmadığını? Bunları aşırı derecede yaşayan insanlar gerçekle hayali karıştırabilir, ya da hayali var edebilir.